GT KONGRELERİ VE JEOTERMAL ENERJİ SEKTÖRÜ
GT Türkiye Jeotermal Kongreleri 2017 yılından bu yana her sene derneğimiz tarafından düzenlenmektedir. Kamu/özel tüm sektör paydaşlarını bir araya getiren bu kongrelerde amaç; büyük bir iletişim ağı oluşturabilmenin yanı sıra jeotermal sektörünün sıkıntılarına çözüm bulabilmek ve gelişmeleri izleyebilmektir. Bu hedef doğrultusunda, kongrenin ilk günkü öğlene kadar olan kısmını ilgili kamu birimleriyle istişarelere, geriye kalan 1.5 günlük kısım ise özel sektör paydaşlarına ayırmaktayız.
GT Kongrelerinin hedefine uygun olarak sektörün sıkıntı yaşadığı konuların pek çoğu kongre gündemine alınmakta, gündem maddeleri üzerinden de tüm yatırımcı ve tedarikçilerin kamunun ilgili birimleriyle yüz yüze görüşmesi sağlanmaktadır. Kongre kültürünü genel itibariyle çok formal olmadan sürdürmek, hali hazırda çok öznesi olmayan sektörümüzü bir aile haline getirmektedir. Bu anlamda GT Kongreleri tüzel kişiliklerden ziyade bireyi tanıma imkânı da vermektedir. Bu da pek çok etkinlikte olduğu gibi daha rahat iletişim kurulmasına katkı sağlamaktadır.
- GT Türkiye Jeotermal Kongresi’ni bu yıl 7-8 Mart 2023 tarihlerinde Ankara Grand Hotel&Convention Center’da gerçekleştirdik. Yaklaşık 600 kişinin katılım sağladığı kongremiz, dernek başkanı olarak tarafımın, kongre ana sponsoru Green Chemicals Genel Müdürü Yardımcısı Sayın İrem Atay’ın ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcıları Sayın Prof. Dr. Şeref KalaycI ve Sayın Abdullah Tancan’ın açılış konuşmalarıyla başlamış ve çalıştay konularının görüşülmesiyle devam etmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Şeref Kalaycı’nın açılış konuşması, 6 Şubat tarihinde gerçekleşen ve 11 ilimizi etkileyen elim depremde hayatını kaybedenlere rahmet ve etkilenen tüm depremzedelere geçmiş olsun dilekleriyle başlamış ardından jeotermal enerjiye ilişkin gelişmeler hakkında bilgilendirmelerde bulunmuştur. Sayın Kalaycı özetle; nüfus artışı paralelinde yaşanan gelişme ve kalkınmaya bağlı olarak enerji ihtiyacımızın arttığını belirterek, bu ihtiyacın ithal ve yerli kaynaklarla karşılanmasının önemli olduğu üzerinde durmuş ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı politikaları doğrultusunda amacın yerli kaynaklardan enerji üretimini arttırmak olduğunu ifade etmişlerdir. Yine politikalar doğrultusunda özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanacak elektriğin üretiminin de ayrıca üzerinde durduklarını, bu amaca bağlı olarak yenilenebilir enerji kaynak kurulu güç ve üretimleri hızlarının giderek arttığını belirtmişlerdir. 2010 yılında 17.300 MWe kurulu güce ve toplam kurulu güç içerisinde %35 paya sahip olan yenilenebilir enerji kaynaklarının 2020 sonunda 56.000 MWe kurulu güce ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının yaklaşık %54 ulaştığını belirtmişlerdir. Sayın Kalaycı, ülkemizin aktif bir tektonik zeminde yer alması sebebiyle jeotermal açısından zengin bir yapıda olduğunu ifade etmiş ve 2022 yılında 1691 MWe kurulu güç ile payının %1,6 olup, 10.389 TWh elektrik üretimi ile payının %3.3 olduğunu belirtmişlerdir. Bu bağlamda ülkemizin yüksek potansiyele sahip olduğu kaynaklardan optimum seviyede yararlanılmasının önemli olduğunu ayrıca jeotermalin çevresel etkilerinin düşük seviyede olması sebebiyle avantajlı bir yerinin olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca ikincil yatırımlarda da jeotermalden yararlanıldığını fakat potansiyelin mevcut değerlerden daha yüksek olduğunu bildirerek tam kapasiteye ulaşılabilmesi için aranmış bölgelerde sondaj faaliyetlerini arttırılmasının, mevcut sahaların geliştirilmesinin ayrıca atıl halde bulunan petrol kuyularından da faydalanılması gerekli olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca bakanlık himayesinde jeotermal master planının hazırlandığını ve bu plan kapsamında projelerin önerildiğini ve çalışmaların başladığını iletmişler ve konu kapsamında Türk Jeotermal Kanun çalışmalarının da kısa sürede tamamlanacağını ifade etmişlerdir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Bakan Yardımcısı Sayın Abdullah Tancan açılış konuşmalarına deprem taziyeleri ile başlamışlardır. Bu elim deprem sürecinde hasar gören enerji altyapısını ayağa kaldırmak için çalışmalarda bulunduklarını ve kısa süre içerisinde elektrikte, doğalgazda ve iletim şebekemizde tekrar enerji arzını temin etmeyi başardıklarını belirtmişlerdir. Ülkemizin her sene bir büyüme trendi içerisinde olduğunu buna bağlı olarak da enerji talebinin de artış gösterdiğini ve yıllık enerji artış trendimizin ortalama %3.4 olduğunu bildirmişlerdir. Mümkün mertebe enerjimizi yerli ve yenilenebilir enerjiden karşılamakla ilgili de ayrıca çabalarının olduğunu, ülkemiz içerisindeki tüm enerji kaynaklarından mümkün olan en üst düzeyde faydalanma çabası içerisinde olduklarını ifade etmişler, bu politikalarla nihai amacın kendi kendine yeten bir ülke konumuna getirmek olduğunu belirtmişlerdir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının çevreyle dost ve ekonomik hale gelmiş olması sebebiyle yenilenebilir enerji yatırımlarının daha da önemli hale geldiğini belirtmişlerdir. Bu doğrultuda 2053 net sıfır hedefi doğrultusunda çalışmakta olduklarını ve politikaların amaca göre belirlendiğini ifade ederek, YEKDEM ile ilgili de daha önceden belirlenmiş olan teşvik rakamlarının üzerinde çalışıldığını ve sona yaklaşıldığını bildirmişlerdir. Önümüzdeki günlerde ülkemizin, dünyanın ve maliyet koşullarına uygun olarak yine tüketicinin de katlanabileceği maliyetleri dikkate alarak tekrar jeotermal dahil tüm kaynaklarda yeni bir yatırım ivmesinin oluşturulabilmesi için gerekli adımların atılacağı belirtilmiştir. Ayrıca tüm yenilenebilir enerji kaynaklarında olduğu gibi teknolojinin de yerli olması önemi üzerinde durmuş ve santral ekipmanlarında yerli ekipman kullanımının teşvik edilmesi hususunun önemli olduğunu bildirmişilerdir.
Kongrenin çalıştay bölümünde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM), hibrit tesisler, ikincil yatırımlar gibi pek çok konu dile getirilmiş ve sektör yatırımlarının artmasına ve jeotermal kaynağın optimum düzeyde kullanılmasına olanak sağlayacak önerilerde bulunulmuştur. Yatırımların aksamadan, sürekli gelişerek topluma fayda sağlayacak düzeyde ilerlemesi açısından kongre çok verimli geçmiştir.
Geçtiğimiz yıllarda; TL bazında güncellenen YEKDEM, jeotermal enerji sektörünü derinden etkilemiş ve neredeyse yatırımların durmasına neden olmuştur. Yetkililerle mekanizmanın yeniden güncellenmesine dair pek çok kez yazışma yapılmış, makam ziyaretlerinde bulunulmuş, toplantılar yapılmış ve etkinliklerde bir araya gelinmiştir. GT 2023’te yetkililerden sorunun en kısa sürede çözüleceğine dair söz de alınmıştır. Girişimlerimizin bir sonucu olarak 1 Mayıs 2023 tarihinde mekanizma yatırımcı ve tüketici lehine revize edilmiş, devletimiz sektörün yanında olduğunu hissettirmiştir. Şu aşamada yatırımcılar, ilerleyen tarihlerdeki projelerini hayata geçirme imkanı bulmak suretiyle sektöre yenilikler katabilmesi noktasında son derece umutludur.
Bir diğer konu olan hibrit yatırımların ruhsat alanları içerisinde mevcut tarıma elverişli olmayan alanlarda da yapılabilmesi için de görüşmeler devam etmektedir. Yine GT’2023’te bir yol haritası çizilebileceği sözü alınmıştır. Benzer şekilde hibrit organize sanayi önerisi de yetkililere sunulmuştur. Bu önerideki amaç, Türkiye’nin herhangi bir yerinde kurulacak 2000 MWe’lık bir GES’in jeotermal santrallerin iç tüketimlerinde kullanılabilmesidir. Benzer şekilde tüm jeotermal faaliyetlerin yürütüleceği bir Jeotermal Enerji Genel Müdürlüğü’nün varlığı da sektörümüzün multidisipliner varlığına uygun olup bürokratik gecikmeleri ortadan kaldıracaktır.
Bir diğer çözüme ulaşmayı bekleyen konumuz Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği “SKHKKY” kapsamında çıkarılan Sürekli Emisyon Ölçüm Sistemi (SEÖS) Tebliği’dir. Tebliğe göre jeotermal santraller bir sanayi kuruluşu gibi algılanmakta ve H2S için arıtma tesisi kurulması istenmektedir. Ancak ölçümler göstermektedir ki arıtma tesisine ihtiyaç duyulmaksızın her tesisin ölçümleri, emisyon oranları ve parametreleri farklıdır. Standart bir sistemin belirlenmesi bu anlamda anlamlı değildir. Bu konuyu çözebilmek için de kongrede istişarelerde bulunulmuş olup 4 Mayıs 2023 tarihinde de ilgili kamu birimleriyle bir çalıştay gerçekleştirilmiştir. Konunun kısa zamanda çözülebileceğine inancımız tamdır.
Sektörümüze ilişkin pek çok konuyu paylaştığımız kongrede, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) ile de istişarelerde bulunulmuş ve uzun zamandır üzerinde çalışılan Türk Jeotermal Kanununun ve Isı Arzı Kanununun bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderilmesi hususunda söz alınmıştır. Türk Jeotermal Kanununun yasalaşması, sektörün pek çok sıkıntısının çözülmesi açısından önem arz edecektir.
Yüz yüze iletişim kurulabilmesine olanak sağlayan kongreler sayesinde, bugüne kadar bizleri dinleyip destekleyen tüm paydaşlarla pek çok şey başarılmış ve sektörün gelişmesine katkı sağlanmıştır. Bu sebeple GT Kongreleri jeotermal sektörü için önem arz etmektedir.
Son olarak bizlere bu yazıyı yazma imkanı veren MAPEG yetkililerine ve dergide emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkür ederiz.
Kaynak : JESDER-MAPEG Dergi
Yorum Bırakın